Web sitemize hoşgeldiniz, 19 Nisan 2024
Anasayfa » Ünlü Sözleri » Ahmet Şerif İzgören Sözleri

Ahmet Şerif İzgören Sözleri

Ahmet Şerif İzgören Sözleri

Sayfa Konusu: Ahmet Şerif İzgören Sözleri, Ahmet Şerif İzgörenin Sözleri, Ahmet Şerif İzgören Kitap Sözleri Kısa, Ahmet Şerif İzgören Yazıları, Ahmet Şerif İzgören Başarı Sözleri, Ahmet Şerif İzgören Kısa Sözleri

Bu sayfamızda sizlere ünlü yazar Ahmet Şerif İzgören’in Sözlerinden oluşan bir yazı derledik. Yazımızı sevdiklerinizle facebook, twitter, instagram ve diğer sosyal medya aracılığıyla paylaşabilirsiniz.

Ahmet Şerif İzgören Sözleri

Okullarda önce dersleri alırsınız, sonra sınav olursunuz. Gerçek hayatta ise tam tersidir. Önce sınav olur sonra ders alırsınız.

Derler ki; konuşmaktan zevk alacağın biriyle evlen çünkü yaşlılıkta konuşmak ve dinlemek en çok arayacağınız özellik olacaktır.

Her şeyin fiyatını bilen, ama hiçbir şeyin değerini bilmeyen insanlar olmaya başladık.

Hepimize aynı yağmurlar yağar; kimimizi ıslatır, kimimizi ıslatmaz.

Tatil köylerinde üç yaşındaki Alman çocuklar kendi yemeklerini kendi yer, bizim beş yaşındaki çocukların anneleri peşlerinde yemek yedirmek için koştururlar.

Hayalleriniz, hedefleriniz değildir; mutlaka ulaşmanız gerekmez.

Kurum kültürünüzü yaratan; davranışlarınızdır, ekibe anlattığınız teoriler değil.

Fizik kanunlarına göre iki cisim aynı anda ve aynı yerde bulunamaz; yani beyninizde olumlu düşünce varsa olumsuz düşünceye yer yoktur, olumsuz düşünce varsa olumluya yer yoktur.

Güvenilirliği okuyarak kazanamazsınız, bunu size hayatınızdaki iyi örnekler ve aileniz kazandırır.

Kurum kültürünüzü oluştururken iki tercihten birini yaparsınız: Ya sevgi, sorumluluk, iletişim üzerine ya da korku, disiplin, gizlilik üzerine kültür oluşturursunuz.

Fizik kanunlarına göre, iki şey aynı anda bir arada olmaz. Eğer beyninize olumlu düşünceyi yerleştirirseniz, olumsuz düşünce oraya yerleşemez.

Sevgi kültürü şahane bir şeydir. -Ahmet Şerif İzgören Sözleri-

Öncelikle kişisel gelişmeyi bırakın, toplumsal gelişin.

Aynı pencereden dışarı bakan iki adamdan biri, sokaktaki çamuru, diğeri ise gökteki yıldızları görür.

Bedava peynir sadece fare kapanında var.

İyi ki hayal ettiklerinize bedava ulaşamıyorsunuz.

Son yıllarda hiç yaşlı birini karşıdan karşıya geçiren bir çocuk gördünüz mü? Ya da otobüste bir büyüğe yerini veren bir genç? Göremezsiniz. Çünkü gençler birbirini “Hüp diye çekmeye” odaklanmış durumda.

Dinlemek zeka belirtisidir, konuşmak değil. İnsanlar ağızlarıyla söylediklerini kulaklarıyla duysalardı çok daha az konuşurlardı.

Dinlemek, çocuğunuza kendini değerli hissetmesini sağlayacak en önemli yöntemlerden biridir. O yüzden; “Çocuğunuza kulak verin, yüz değil…

Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız.

Çocuğunu çok korursan herhangi bir yazgıyı gerçekleştirmeye yetecek kadar güçlenemez.

Sevgi kültürü şahane bir şeydir.

Disney’in hayat amacı Amerikan değerlerini dünyaya yaymaktır. O yüzden, en özgür yönetmen bile Disney yapımcılığında film çektiğinde, bir saniye mutlaka ABD bayrağını yerleştirir.

İntihar, görüp görebileceğiniz en gerçek, dürüst ve acı öz eleştiridir.

Elimizde patlamış mısır ve kola, Bruce Willis’in başarılarını seyretmek; bir elimizde kalem, bir elimizde defter kendi başarımız için çalışmaktan daha kolaydır.

Bir insana dinlediğini hissettirmek sevginin en güzel ifadesidir.

Çocuğunuza kulak verin, yüz değil.

Ne gülüyorsun deli gibi” deriz ya aslında psikolojik problemi olanların %90’ı somurtur. Aklınızda hiçbir şey yoksa gülümseyin, herkes “Ne düşünüyorsunuz” diye merak eder. Gülümsemek zeka belirtisidir.

Olmamız gereken şeyi olduğumuz gibi kalarak olamayız.

İnsan öğrenmeyi bıraktığı gün yaşlanır” diyor. Biz bu ülkede 18 yaşında yaşlanmaya başlıyoruz, 30’larda ölüyoruz.70 yaşında gömülüyoruz.

Gelir dağılımı eşitsizliğini eleştirme isteği yoksul bölgelerden uzaklaştıkça azalır.

Hepimize aynı yağmurlar yağar, kimimizi ıslatır, kimimizi ıslatmaz.

Süpermen Türk olsaydı pelerinin kesin anası bağlardı. Bir de uçarken arkasından bağırır ; ‘Varınca çaldır oğlum.’

Rüyalarınızın gerçek olduğu yer sizin cennetinizdir.

Kendini acayip ciddiye alıp, işini ciddiye almayan insanlar topluluğu olduk. Keşke ciddiye aldığımız şey kendimiz değil, işimiz olsa.

Ya bir yol açın, ya bir yol bulun ya da yoldan çekilin.

Yetenekler dokundukları yere değer katarlar.

Asker bavulu gibi adamlar vardır, alır bir yere koyarsın, sonra git üç hafta sonra oradan al.

Ekip lideri olarak kurumdaki tüm gençlerin kahraman mı, korkak mı olacağını sizin tutumunuz belirler. Güvenirseniz güvenilirsiniz, azarlayıp durursanız korkulursunuz.

İnanç ,görünmeyene inanmaktır; görünmeyene inanırsanız başkalarının görmediklerini görebilirsiniz.

Hiç kimse sizin izniniz olmadan size kendinizi kötü hissettiremez.

İki tane değerimiz var; ”yurt sevgisi” ve “hoşgörü”.

Teknenin nereye gideceğini, rüzgarın nereden estiği değil, sizin yelkenlerinizi ne yöne açtığınız belirler.

Kurum kültürünüzü oluştururken kuracağınız üçlü sacayağının bir tanesi güven kültürü olmalı: Kuruma, kültüre ve ekip liderlerine güven.

Her çekirdek bir ağaçtır.

Herkes kendi evinin önünü süpürse sokaklar tertemiz olur.” diye bir laf var ya, sakın inanmayın, silin kafanızdan. Eğer bu ülkede kendi evinizin önünü süpürürseniz görevinizi yapmıyorsunuz demektir. Çıkın ve bütün sokağı süpürün, çünkü herkes evinde sokağını ve ülkesini televizyondan izliyor ve çöpünü sokağa atıyor.

Her sene Çanakkale Şehitleri’nin anısına Avustralya ve Yeni Zelanda’dan onbinlerce insan tören için Çanakkale’ye gelir. O törenlere bir avuç Türk katılır. Onların yarısı da turist tavlamaya gelir. Biz bu güzel yurdu sevmiyoruz.

İki insanın iyi geçinmesi kusursuz olmalarıyla değil, birbirlerinin kusurlarını hoş görmeleriyle sağlanır.

Etrafınızda her şeyi para ve başarıya bağlayan bir sistem var. Oysa değerli olan doğru bir amaç uğruna harcanan çabalardır.

Henry Ford “İnsan öğrenmeyi bıraktığı gün yaşlanır” diyor. Biz bu ülkede 18 yaşında yaşlanmaya başlıyoruz, 30’larda ölüyoruz.70 yaşında gömülüyoruz.

Hem zekilerin hem de aptalların başarısızlıkları vardır, zekilerin farkı, ders almalarıdır.

Işığı görebilmeniz için mutlaka karanlıkta kalmanız gerekmez.

Hayatı size Amerikan filmlerinin öğrettiği gibi yaşarsanız bittiniz. Çünkü tüketmezseniz var olamazsınız ve o kültürde fiziksel özellikler her şeyin önündedir.

Elindeki bir kaşık yağı dökmeden etraftaki tüm güzellikleri görebilmektir hayat.

Hepimizin inancı saygıyı hürmeti hak ediyor. Çünkü ancak o zaman kendi inancın da hürmet görür.

Tarlanın yirmi yerini birer metre kazdığınızda birşey bulamazsınız, bir yerini yirmi metre kazdığınızda da suya ulaşırsınız.

Hayatı bir brüt yaşarsınız, bir de net. Geriye dönünce hatırladıklarınız net kısmıdır. Hatırlamadıklarınızsa fazlalıklar.

Derler ki; konuşmaktan zevk alacağın biriyle evlen çünkü yaşlılıkta konuşmak ve dinlemek en çok arayacağınız özellik olacaktır.”

Elindeki bir kaşık yağı dökmeden etraftaki tüm güzellikleri görebilmektir.

Evet, iş yaşamınızda etrafınızda dolaşan bir sürü takım elbise, sizinle toplantıya giren kalemler, sizden randevu isteyen saat markaları, size iş veren purolar, ortaklık kurmak isteyen havalı markalı deri çantalar göreceksiniz. Belki de bir parfüm markasına aşık olacak ve bir güneş gözlüğüyle flört edeceksiniz.

İnsanlar göz bebeklerini kontrol edemezler. İnsan bir şeyden çok hoşlanmışsa göz bebekleri %450 oranına kadar büyüyebilir. “Gözleri fal taşı gibi açıldı” deyimi aslında gözler için değil, göz bebekleri için kullanılmıştır.

İskoçlar der ki: “Çocuklar dudaklarınızı değil, ayaklarınızı izler.”

Hayallerinizin büyüklüğü, geleceğe bakışınıza ve ufkunuzun genişliğine bağlıdır.

Hayat sizin ona nereden baktığınıza bağlı olarak değişir.

Gülümsemek zeka belirtisidir.

Geçenlerde haberlerde izledim, insanların böbreklerini çalıp 75.000$’a satıyorlarmış. Beyin herhalde en az beş yüz bin dolar eder. Organlarımızın toplam değeri en azından bir milyon eder. En parasızım diyen bir adamın bile en azından doğduğunda, Allah’ın verdiği milyon dolarlık serveti var. Hiç bu açıdan düşündünüz mü?

Güçlükler hayatınızın önemli ve değerli bir parçasıdır. Sonuç çıkarmayı başarırsanız zorluklar bilge bir öğretmen gibidir. Sonuç çıkarmayı bilmiyorsanız her gün dayak yediğiniz ama hiçbir şey öğrenemediğiniz öğretmene benzer zorluklar. İşin kötü tarafı derse de girmek istemezsiniz. ,yani hayatı sevmezsiniz. Yaşadığınız her zorluk sizi hayata yaklaştırır.

Mevlana diyor ki “Aptalın karşısında kitap kadar sessiz ol..

Kars’ta halkın en büyük geçim kaynağı kaz etidir. Kışın başında hazırlarlar kaz etlerini, tüm kış yerler. Köylerde halk haberleşir, herkes etlerini aynı gün hazırlar, kazanlarda pişirirken kimsenin canı çekmesin, herkesin evinde aynı anda et olsun diye. Küçük bir şey ama bu ülkeyi bana sevdirir.

Çalışanların kalplerini hedefe çevirirseniz ayakları unutursunuz. Yoksa hep mesaiye geldiler mi, gelmediler mi diye takip edip durursunuz.

Girişimci ol, işini kaliteli yap, dürüst ol, ülkene katkın olsun.

Etiketler:

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz