Ali Şeriati Sözleri

Ali Şeriati (1933-1977), İranlı bir sosyolog, yazar, düşünür ve İslamcı bir aydındır. Şeriati, özellikle İslam’ın toplumsal adalet, özgürlük ve ahlaki değerler bağlamındaki rolünü vurgulayarak, modernleşme ve Batı etkisi altındaki İran toplumunu eleştirmiştir. Eserleri ve fikirleriyle İran İslam Devrimi’ne giden süreçte önemli bir entelektüel katkı sunmuştur.
1933 yılında İran’ın Meşhed şehrinde doğdu. Babası bir din âlimi ve eğitimciydi. Şeriati, Meşhed Üniversitesi’nde eğitim aldıktan sonra, burs kazanarak Fransa’ya gidip Sorbonne Üniversitesi’nde sosyoloji ve dinler tarihi okudu. Bu süreçte Marksizm, egzistansiyalizm ve Batı felsefesi gibi akımlarla tanıştı.
Batı’daki eğitiminden ve İslamî kökenlerinden etkilenerek, modernleşme ile geleneksel değerler arasındaki çatışmayı analiz etmeye odaklandı. Frantz Fanon, Jean-Paul Sartre ve Che Guevara gibi isimlerden etkilenerek anti-emperyalist ve özgürlükçü bir perspektif geliştirdi.
Ali Şeriati Sözleri Kısa
– Ebedi dostlarım, kitap ve kalem…
– Hayat, insanın hakikat arayışıdır.
– Adalet, bir toplumun temel taşıdır.
– Mücadele etmek, insan olmanın özüdür.
– Aşura, zalime karşı direnişin adıdır.
– Zulme rıza gösteren, zalimin ortağıdır!
– Özgürlüğüm avamın beğenisinin esiri olmasın.
– Eleştirinin olmadığı yerde, putçuluk başlar.
– Mücadele etmeyen bir insan, yaşayan bir ölüdür.
– Kerbela, zalime karşı durmanın ebedî sembolüdür.
– İman, insanın kendi sorumluluğunu üstlenmesidir.
– Kim daha fazla insan ise, daha fazla dertli olur.
– “Çağdaş insan” için temel sorun, insanın kendisidir.
– Bir toplumun en büyük gücü, aydınlarının vicdanıdır.
– İnsan, hakikate ulaşmak için kendi yolunu bulmalıdır.
– Din, adaletin kılıcı olmalıdır; zulmün kalkanı değil.
– İslam, sadece bir ritüel değil, bir yaşam felsefesidir.
– Gerçek iman, insanın zalime karşı çıkabilme cesaretidir.
– Senin orucun, yemek vakitlerini değiştirmekten ibarettir.
– İnsan bazen hiç kimsenin olmamasına ne kadar da muhtaçtır!
– Aşk ferman ettiğinde, imkansız teslimiyet başını öne eğer.
– Kadınların eğitimi, bir milletin yükselişinin anahtarıdır.
– Kendi değerlerinden uzaklaşan bir millet, kimliğini kaybeder.
– Bilgili insanlar, iman etmek için mucizeye ihtiyaç duymazlar.
– Son, olması gerekenin ve olmayanın yakın sınırından ibarettir.
– Bugün biz inanıp inanmamaya değil, tanımaya, bilmeye muhtacız.
– Kendi değerlerini unutan bir toplum, başkalarının kölesi olur.
– İslam, sadece bir inanç değil, aynı zamanda bir hayat yoludur.
– Ne temiz ve değerli bir arkadaş! İnsanla kitabın arkadaşlığı…
– Canlı toplum; tüm akılların düşündüğü, fikir ürettiği toplumdur.
Ali Şeriati Kitap Alıntıları
– Önce dini âdetleştirdiler, ardından âdetlere din diye sarıldılar.
– Demirsiz kitap ölüdür. Tıpkı kitapsız demirin cinayet olması gibi.
– İnsanın gerçek köleliği, özgürlüğünü başkalarına emanet etmesidir.
– Kendi adına değil, Allah adına! Siyaset adına değil, hakikat adına!
– Bir halk, kendi kaderini değiştirme cesareti göstermedikçe esir kalır.
– Hayatında bir “niçin” i olan kimse bütün “nasıllarla iyi geçinebilir” .
– Vay fırkasına dininden çok önem veren ümmetin, milletin ve dinin haline!
– Ne zaman yoksulluk bir kapıdan girerse, din başka bir kapıdan çıkıp gider!
– Bir insan, sustuğunda sözleri kadar etkili olabiliyorsa, işte o zaman güçlüdür.
– Hüzün, yok olanın eksikliğinden, üzüntü ise varolanın eksikliğinden kaynaklanır.
– Dindar bir toplumu ancak din adına, din alimleri kandırabilirdi ve öyle de oldu..!
– Ey ebedî sığınak! Sığınılacak hiçbir yer kalmasa da sığınak olarak, sen yetersin..
– Aydınların misyonu topluma siyasi önderlik yapmak değil, toplumu bilinçlendirmektir.
– Hastalığın senin içindedir ama bilmiyorsun! Şifan da senin içindedir ama görmüyorsun!
– Bir ruhun kemal derecesi, yaşamaktan duyduğu sıkıntının derecesiyle doğru orantılıdır.
– Camide olup ayakkabılarımı düşünmektense, yolda yürüyüp Allah’ı düşünmeyi tercih ederim.
– Aydın, hiç tahsil görmemiş dahi olsa anlayışı ve kavrayışı çok yüksek olan kimseye denir.
– Bir yerde yangın varken biri seni ibadet etmeye çağırıyorsa, bil ki bu bir hainin davetidir.
Ali Şeriati En Çok Beğenilen Sözleri
– “İnsanlar” paranın peşinden o kadar hızlı koşuyor ki, “ahlakın” arkadan yetişmesi mümkün değil..
– İnsan olmak bir niteliktir. Bu yüzden azalıp çoğalabilir… Kim daha fazla insansa, daha fazla dertlidir.
– Ben, ülkeler arasına çekilen sınırlara inanmadığım gibi. İnsanlar arasına çekilen sınırlara da inanmıyorum.
– Şehitlik diye sorgusuz cennete gidilecek bir makam gerçekten olsaydı, zenginler o makamı fakirlere bırakmazdı.
– Sabahları dua edip akşama kadar bir vahşi gibi yaşayanlar, duanın etkilerini kendilerinde hiçbir zaman bulamazlar.
– Senin dinin, sadece seni kurtaran bir dindir. Ben ise insanlığı kurtaracak ve uğrunda feda olacağım dinin peşindeyim.
– Açlığın haykırdığı bir yerde ruhani sofradan söz etmek, sadece maddi hayata değil, ruhani maneviyatçılığa da ihanettir.
– O kadar çok hadis rivayet ederler ki, Peygamber’in bunu söyleyebilmesi için gece gündüz durmadan bin yıl konuşması gerekir.
– Tarih boyunca her zaman din ile din çarpışmıştır, yoksa hiçbir zaman bugün anladığımız anlamıyla din ile dinsizlik savaşı görülmemiştir.
– “Tek hurmayla beslenen peygamber” ve “yamalı cübbe giyen Ömer” hikayeleriyle halkı kandırıp, kendileri için saray ve villalar inşa ettiler.
– Bir güce tapmak, Durkheim’in ifadesiyle bir kutsala inanmak ya da Kur’an’ın deyimiyle gayba inanmak, insanoğlunun içinde var olan fıtri bir ihtiyaçtır.
– Sömürgeciler bizim kızlarımızın fikir üreten, özgür ve yaratıcı olmalarından hoşlanmıyorlar. Onlar bizim kızlarımızdan ‘bar kızları’ üretmek istiyorlar.
– Müslümanın tevhidi, filozof’un tevhidi, sufi’nin tevhidi ve kelamcının tevhidi yoktur. İbrahim’in tevhidi vardır ve bir de onu gerçekleştirmeyenlerin yolu.
– İslam’da dua, çalışmanın ve sorumluluğun yanında değil, aksine sorumluluğunun yerinde getirilmesinden sonra, sıkıntı çekme, çabalama, cihat etme ve sabır göstermenin devamında yer alır.
Ali Şeriati Sözleri Tumblr
– Allah’ım! Bana ölüm anında, yaşamak için geçip giden anın ürünsüzlüğüne hayıflanmayacağım bir hayat ve boşunalığının yasını tutmayacağım bir ölüm ihsan et. Bırak, izin ver onu ben, kendim seçeyim; ama sen nasıl razı olacaksan öyle.
– Ramazan bitince (iftardan sonra) düşüncen, ahlakın, özelliklerin ve yolun hiç değişmedi. Üstelik Ramazan ayında dahi aç kalmak dışında işinde, eylemlerinde hiç değişiklik olmadı. Senin orucun, yemek vakitlerini değiştirmekten ibarettir.
– Toplumu tanımalısın. Dinini kavramış olmalısın, inançlarını bilmiş, tanımış olmalısın; ondan sonra mücadeleni başlatmalısın. Fakat şimdi sen öyle şeylere dayanıyorsun ki, o, kendi dininde onun zıddını görüyor ve senin perişan, duygularının karışık olduğunu anlıyor.
– Ben esrar ve eroin miyim ki herkesi rahatlatayım? Ben yazılı cevapları olanlardan değilim. Eğer birisi gerçekten bir hizmet yapmak istiyorsa, rahat insanları rahatsız etmeli, suskunları konuşur, uysalları hareketli hale getirmeli, donuk insanlar arasında mücadele çıkarmalıdır.
– Bilgisiz ve bilinçsiz ibadet edenler, değirmen taşını döndüren eşeğe benzerler. Yol kat edip de bir yere varamazlar, sabahtan akşama dek hareket sevgimesajlarim.com ederler, yoldadırlar, ama yolun sonunda başladıkları noktaya ulaşırlar. İbadet için ibadetin, din için dinin ve yol için yolun anlamı işte.
– Bir Müslüman görürüz; sesini çıkarmaz, olup biteni dinlemez, hiçbir şey umurunda değildir; ama kendi düzeni ve tezgahı en küçük bir darbeye uğrasa feryadı arşa yükselir. Her gün yaşanmakta olan facialar onda, bir gazete haberi kadar bile merak uyandırmaz. ‘Allahım kereminle bizi…’ diye dua etmesinin ne etkisi olur? Bizi ne demektir?
– Hz. Peygamber sadece iki eli öpmüştür: Biri kadının eli, diğeri işçinin eli. İşte çalışmanın İslam’daki kutsallığı! Oysa hem kadın, hem de işçi bütün düzen, uygarlık ve kültürde zillet, hakaret ve yoksulluğun alabildiğine üzerlerinde odaklaştığı insan simalarıdır. Bunların elini öpmek.. İşte her yerde horlanan bu insanların elini öpüyor Peygamber!
– Sahte “din” le, uyuşuklukla, statükoculukla; gerçek din, canlılık ve devrimcilik arasındaki mücadele insanlık tarihi boyunca sürmüştür ve sonuna kadar da sürecektir. Kabil’in silahı “din” di, Habil’in silahı da “din” di. Bu yüzden dinin dine karşı yürüttüğü mücadele de insanlık tarihinin demirbaşlarındandır. Bir tarafta Allah’a ortak koşan, toplumda şirke ve sınıf ayrımına gerekçe hazırlayan “şirk dini” , öbür tarafta da Allah’ın birliğini, bütün sınıfların ve ırkların eşitliğini savunan “tevhid dini” . Kabil ölüp de “Habil düzeni” yeniden kurulana kadar bu devam edecektir.
– Kadın insani bir ülküye kavuştuğunda ve bedeni dışında daha kutsal, daha değerli ve daha yüce manevi ve insani ülkü, bilinç, sorumluluk, ilim ve değerlere sahip olunca; bunlar onun var olduğunu ispat ederler. dolayısıyla artık onu tesettüre zorlamaya, onu baskı altında tutmaya, ona küfretmeye, her zaman cehennem, cennet, melek, azap vs. ile kokutmana gerek kalmaz. aksine onun kendisi, artık tabii bir şekilde (onun fıtri ve psikolojik tepkisi budur) böyle bir şeyi şanına yakıştırmaz. zira bedenden daha üstün olan fikir güzelliği kazanmıştır. düşünce güzelliğine sahip olan bir kimse, daha bedenin güzelliğini açığa çıkarır mı?
Henüz yorum yapılmamış.