Arthur C. Clarke aşk sözleri, Arthur C. Clarke (1917-2008), İngiliz bilim kurgu yazarı, mucit ve futuristtir. En çok 2001: Bir Uzay Macerası (2001: A Space Odyssey) romanı ve onunla bağlantılı eserleriyle tanınır. Bilim kurgu türünde çığır açan Clarke, teknoloji ve uzay araştırmaları konusunda önemli öngörülerde bulunmuş, haberleşme uydularının gelişimini öngörmesiyle de bilim dünyasında saygı görmüştür. “Clarke’ın Üç Yasası” adıyla bilinen bilimsel ve teknolojik gelişmelere dair özlü sözleri de ünlüdür.

Arthur C. Clarke Sözleri Özlü

– Ama özgürlüğümüzü elimizden aldılar. 

– Lafla bir yere varılmayacağını anladık, biz de başka yollar denemeye karar verdik. 

– Hiçbir Ütopya toplumun bütün bireylerine sonsuza dek tatmin sağlayamaz!

– İki olasılık var: Ya evrende yalnızız ya da değiliz. İkisi de eşit derecede korkutucu. (2001: Bir Uzay Macerası)

– henüz ikimiz de çocukken seni Yüzüklerin Efendisi ile tanıştırmamı hatırlıyor musun? İşte, Io Mordor’dur. Üçüncü bölüme bak. Erimiş taşlardan kıvrıla büküle akan nehirler.. soğuyunca, acı içindeki topraktan kusulmuş çarpık ejderha şekilleri gibi duruyorlardı diye bölüm var. Bu mükemmel bir tasvir. Tolkien Io’nun ilk resmi görülmeden çeyrek yüzyıl önce nereden biliyordu? İşte sana Doğa’nın sanatı taklidi. (Bir Uzay Efsanesi)

– Eğer bir yaşlı bilim insanı bir şeyin mümkün olduğunu söylerse, muhtemelen haklıdır. Eğer imkansız olduğunu söylerse, muhtemelen yanılıyordur.

Arthur C. Clarke Kitap Alıntıları

– Sağ taraftaki ağaçlardan birdenbire keskin, yüksek sesli çığlıklar geldi ve küçük, telaşlı bir grup yaratık ormandan fırlayıp Alvin’in çevresini sardılar. Hayretten donakaldı, gözlerine inanamıyordu. Karşısında duran şey kendi dünyasında öyle uzun zaman önce kaybolmuştu ki, adı mitoloji diyarında geçiyordu. Hayat bir zamanlar böyle başlamıştı; bu gürültücü, hayret verici yaratıklar insan çocuklarıydı. (Şehir ve Yıldızlar)

– İnsanlığın en büyük trajedilerinden biri din tarafından vicdanlarının yoldan çıkarılmasıdır.

– Bilim kurgu, sadece gelecek hakkında hikâyeler anlatmaz; aynı zamanda bugünün sınırlarını da zorlar.

– Elli yıl içinde, bundan iki nesil sonra, gemilerimizden ineceğiz ve insanlık neye benzediğimizi görecek.

– Geri döndüğünde yabancı kalabilirsin. (Çocukluğun Sonu)

– Ne kadar da küçük bir evren değil mi? 

– Duygusallığı ve aşırı muhafazakarlığı gözünü kör etmişti.

– İnsanlığı canavarlar mı yönetiyor?

– İki olasılık var: Ya evrende yalnızız, ya da evrende yalnız değiliz. İki olasılık da eşit derecede ürkütücü.

– Hiçbir zaman ders almasını öğrenemeyecek insanlar vardır. (Geleceğin Çehresi)

– Beklenmedik her şey korkutur insanları. 

– Birileri bir zamanlar Politika, mümkün olanı yapma sanatıdır. dememiş miydi? Kesinlikle doğru; onun için sadece ikinci sınıf beyinler politikaya girerler. Dahiler ise imkansıza meydan okurlar. (3001: Son Efsane)

– Gerçekten korkutucu, diye Richard hararetle onun sözünü kesti. Fakat aynı zamanda heyecan verici… Bazen bir kitapçıda veya kitaplıkta olduğum zaman, bilmediğim şeylerin etkisiyle bunalırım ve bütün kitapları teker teker okumak için güçlü bir istek tüm vücudumu kaplar. Evrendeki tüm ırkların bilgilerini birleştiren gerçek bir kitaplıkta olmanın nasıl bir şey olduğunu düşün… Düşüncesi bile beni sarhoş ediyor. (Rama 2)

– Dolu bir zihin kolay kolay sıkılmazdı.

– İnsan zekasının en büyük kanıtı, sınırlarını kabul etmesi ve onları aşmaya çalışmasıdır.

– İnsan yasaları merhamet gösterebilir. Ama doğanın yasalarına karşı bir başvuru yeri yoktur.

Arthur C. Clarke En Çok Beğenilen Sözleri

– Dahiler imkansıza meydan okurlar. 

– Dünya üzerinde yaşayan insanları değiştirmek için elli yıl yeterli bir süreydi. Gereken tek şey, sağlam bir sosyal mühendislik bilgisi ile net bir hedef belirleyebilme becerisiydi. Tabii bir de güç.

– İnsanoğlu her zaman bilinmeyenin peşinde koştu. Gerçek keşif, cevapları değil, yeni soruları bulmaktır.

– İçini ani bir tiksinti kapladı. İnsanlar öfkeli sloganlar saçan bu göstericilerden artık bıkmamış mıydı?

– Mümkün olanın sınırlarını keşfetmek için, imkansıza yol almak gerekir.

– Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığımızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır.

– Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. (Rama’yla Buluşma)

– Yıldızların ötesinde tanrısal güçler ve ülkeler gizleniyor olsa da, diye hatırlattı Poole kendisine, sıradan insanlar için iki şeyin önemi vardı: Aşk ve Ölüm (3001: Son Efsane)

– Kötüler yok edilebilirdi, ancak aklı karışmış iyi birine karşı hiçbir şey yapılamazdı.

– İnsan ırkını ciddiye alsam eskiden sahip olduğum muazzam zihinsel güçlerimin geri kalanını da yitiririm. (Çocukluğun Sonu)

– Bilim, dini yok sayarak ve onun ilkelerini çürüterek yok edebilir.

– Bence televizyon, sanatçı ve izleyici arasındaki iletişimi zora sokan bir cihazdır.

– Bir siyasetçi gelecek seçimi, bir devlet adamı ise gelecek kuşağı düşünür.

– İki ihtimal var. Ya evrende yalnızız ya da değiliz. İkisi de eşit derecede korkunç.

– Hiçbir şüphe yoktu ki insan, evrendeki tek zeki varlık değildi.

– Yeterince gelişmiş bir teknoloji, sihirden farksızdır.

– Nesillerdir varolan gelmiş geçmiş en zengin insan oydu; ne var ki tüm bu sahip olduklarını bir daha hiç göremeyeceği babasının sakin, gri gözlerinden gelecek tek bir bakış için feda etmeye hazırdı. (Tanrının Dokuz Milyar Adı)

– İnsanlığın en büyük trajedilerinden biri ahlakın din tarafından ele geçirilmesidir.

– Geleceğin amacı tam işsizliktir, bu yüzden oynayabiliriz. Bu yüzden mevcut politik-ekonomik sistemi yok etmek zorundayız. 

Arthur C. Clarke Sözleri Facebook

– Bu gezegendeki rolümüz belki de Tanrı?ya tapmak değil, onu yaratmaktır.

– İnsan ırkı, doğası gereği kendi ırkından kişilerin boyunduruğu altına girmez. (Çocukluğun Sonu)

– Dünya’da hala demokrasiler, monarşiler iyicil diktatörlükler, komünizm ve kapitalizm bulunuyordu. Bu durum, kendi yaşam biçimlerinden başkasını mümkün görmeyen basit kimseler için oldukça hayret vericiydi.

– Yaşı kavranılamazdı, ama ölüme gelince Ay ölmemişti çünkü şimdiye kadar hiç yaşamamıştı. (2001: Bir Uzay Destanı)

– Bir başarı elde edene kadar sabredin.  (Susuz Deniz)

– İnsanlığın  en büyük trajedilerinden biri din tarafından vicdanlarının yoldan  çıkarılmasıdır.

– Milletin tembel süngerlere dönüşmesine şaşmamalı; her daim emiyorlar ama asla üretmiyorlar. (Çocukluğun Sonu)

– Eski çağlarla kıyaslandığında tam bir Ütopya yaşanıyordu. Cehalet, hastalık, fakirlik ve korku yeryüzünden silinmişti. Savaşların kalıntıları yavaş yavaş tarihe gömülüyordu; şafakla birlikte sona eren bir kâbus gibi… Yakında savaşı bizzat deneyimlemiş insan kalmayacaktı dünyada.

– İnsanlığın en büyük hatalarından biri, her şeyin sınırlarını bildiğini sanmasıdır.

– Orta Çağ’da insanlar şeytana inanır, ondan korkardı. Ama yirmi birinci yüzyıl olmuştu artık; yoksa gerçekten genetik hafıza diye bir şey mi vardı? 

– İlk kez yıldızlara baktığında, insanın kendini önemsiz hissetmemesi mümkün değildir.

– Meydan okumaya cesaret ettikleri sonsuz ve devasa boşluk karşısında insanoğlunun umut ve korkuları ne kadar küçük kalıyordu. (Tanrının Dokuz Milyar Adı)

– İnsanoğlunun yapacakları, hayal ettikleri ile sınırlıdır.

– Buluş ve keşif tarihinden bir şey öğrendiysek, o da uzun vadede en cüretkar kehanetlerin gülünç derecede muhafazakâr görünmesidir. (Bir Uzay Efsanesi)

– Şu an iki dönem arasındaki dönüm noktasında duruyoruz. Arkamızda asla geri dönemeyebileceğimiz bir geçmiş var.

– Gezegenlere bir gün hükmedebilirsiniz. Ama yıldızlar insanlara göre değil. 

– Evrende zeki yaşamın olup olmadığını sorgulamıyoruz. Asıl soru şu: Evrende gerçekten akıllı bir yaşam var mı?

– Üzüntü ve sevinç. Sevinç ve üzüntü. İnsanlar nerede olurlarsa olsunlar. Dünya’da. Yıldızların ötesindeki yeni dünyalarda. Şimdi ve daima. (Rama’nın Sırrı)

– Olanaklarımızın sınırlarını görebilmenin en iyi yolu olasılıkların ötesine geçip imkansıza doğru yol almaktır.

– İnsana sırf ekmek yetmiyor; başka ihtiyaçları da var.

– Kaderimizi kendimiz belirlemeliyiz. İnsanlığın sevgimesaajlarim.com işlerine karışılmamalı artık.  

– Mümkün olanın sınırlarını keşfetmenin tek yolu, sınırları imkansıza doğru biraz aşabilmektir.

– Dünyanın uzayda ufacık bir nokta olduğunu gördükten sonra, milliyetçiliğin en aşırı çeşitlerinin hala nasıl ayakta durabildiğini anlayabilmek kolay değil.

– En büyük trajedi, güzel teorilerin çirkin gerçekler tarafından yok edilmesidir.

– Politikacılar ve generaller köpüredursun, sessizce bekleyen milyonlar, tarihte kanlı bir sayfanın kapanmak üzere olduğunun farkındaydı.

– Sadece filozoflar cevaplanamayan sorularla ilgileniyordu. (Tanrının Dokuz Milyar Adı)

– Anlaşıldı ki, eğitimli kimseler, başkalarının sosyal gaflarını hiç de merak etmiyordu. 

– En basit cevap her zaman en doğrusudur.

– Vücut değil, zihindi önemli olan. 

– Yeterince gelişmiş bir teknoloji, sihirden ayırt edilemez. (Clarke’ın Üç Yasası’ndan)

– Eğer sevmiş olduklarımızdan fazla yaşarsak, o sevginin anılacak kısımlarını yeniden yaşamak, neden tamamiyle hoşa giden bir mutluluk kaynağı olmasın? (Rama’nın Sırrı)