Ahmet Haşim Sözleri
Ahmet Haşim Kimdir?
Ahmet Haşim, Türk şair ve yazardır. 1884 yılında İstanbul’da doğmuş, 4 Haziran 1933 tarihinde aynı şehirde yaşamını yitirmiştir. Ahmet Haşim, edebi kariyerine Servet-i Fünun dergisi çevresinde başlamış ve zamanla kendine özgü bir üslup geliştirmiştir.
Ahmet Haşim’in şiirleri, romantik ve sembolist öğeler taşır. Aşk, ölüm, zaman gibi evrensel temaları işlerken, aynı zamanda Osmanlı toplumunun değişen yapısına da duyarlılık göstermiştir. Şiirlerinde duygusal bir içsel derinlik ve lirizm bulunur.
Edebiyat dünyasında öne çıkan eserlerinden biri olan “Gölgeler” adlı şiir kitabı, Ahmet Haşim’in önemli bir eseridir. Şiirlerinde dilin ve sözün estetiğine önem vermiş, aynı zamanda Batı edebiyatından etkilenmiş bir şair olarak tanınır.
Ahmet Haşim, aynı zamanda felsefi yazılar da kaleme almış ve düşünce dünyasına katkıda bulunmuştur. Dil ve estetik üzerine yazdığı denemelerle de bilinir.
Ahmet Haşim’in hayatı, edebi kişiliği ve eserleri, Türk edebiyatının önemli dönemlerinden birinde etkili olan bu şairin mirasını oluşturur.
Ahmet Haşim Kitap Sözleri
– Acılar gece çözülür.
– Sen sevmeyi bilmedin ki ölmeyi bilesin. Çünkü sevmeyi bilmeyenler ölmeyi de bilemez.
– Günün doğma saati, neşe ve umudun başlangıcıdır.
– Hayat, kitaba sığmayacak kadar geniştir.
– Gün doğduğu zaman neşe ve umut ortaya çıkar.
– En güzel şiirler, manalarını okuyucunun ruhundan alan şiirlerdir.
– Yarın dudağından getirilmiş bir katre alevdir bu karanfil.
– Ne kış ne yaz bir dakika mesut olmayı bilemeyenler, bir memleketi mesut etmeyi nasıl bilsinler?
– Arkaya bakmadan, yere yuvarlanmaksızın istenilen istikamette kaç adım gidilebilir?
– Eti tadan köpek, artık kuru ekmeğe dönmez.
– Gülmenin insanın şanından olduğunu bilmez misin?
– Şiir bir hikaye değil, sessiz bir şarkıdır.
– Büyük dinlenme zulmet denizine dalıp bir daha ışığa kavuşmamaktır.
– Kenâr-ı âba dizilmiş sükûn ile bekler füsûn-ı mâha dalan pür-hayâl leylekler.
– Hayvan gayesine varmış duruyor, insan gayesini hala aramakla meşguldür.
– Güzel kelimesi sıklıkla yalan söyleyenlerin en sevdiği kelimedir.
– Aklın en iyi çalıştığı zamanlar bedenin işi bitmiştir neredeyse yürüyecek hali yoktur.
– Ateş gibi bir nehir akıyordu, ruhumla o ruhun arasından.
– Gök yeşil yer sarı mercân dallar dalmış üstündeki kuşlar yâda bize bir zevk-i tahattur kaldı bu sönen gölgelenen dünyâda!
– Bize söyleyen şair değildir, biz şairi söyletiriz. Çünkü şair, tabiat gibidir. Kendisinde gizlenmiş servet ve güzellik hazinesini ancak onu keşfetmesini bilenlere verir.
– Karanlık, ölümün bir cüz’üdür. Onun için dinlendiricidir.
– İstenilene ulaşırken yere düşmek, çaresiz kalmak hatta bazen ağlamak kesinlikle doğal karşılanmalıdır.
– Bir hayat o kadar uzundur ki bu yüzden bir hayatı kitaba sığdırmak imkânsızdır.
– Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz.
– Ne yazık ki vücudun çökmesi aklın olgunluk dönemine rastlar.
Ahmet Haşim Sözleri Resimli
– Güzel, yalanın çocuğudur.
– Suyu yakuta döndüren bir hazân, bizi gark eyliyor düşüncelere.
– Akıl; nar, ayva ve portakal gibi geç renk ve koku kazanan bir sonbahar ürünüdür.
– Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak.
– Sanki denizin rengi ağlayış ve özlemle dolmuş da güzellikle donanan şiire tutulmuş.
– Hissiz bir medeniyet terbiyesiyle karşı karşıya idim. Gözlerimi haşyetle kapadım.
– Aşık, yüz bulamayan adamdır.
– Ardıma dönüp bakıyorum da, dallarımı kıran rüzgarları bile affetmişim ama, bir kendime uzanamamış elim.
– Aşk, değişmeyince ölür.
– Havâda bir gölü tanzir eder semâ bu gece onun böcekleri gûyâ nücûmdur yekser.
– Günümüzde aşık olan sevdiğinden karşılık göremeyen kişidir.
– Tüm acıların geceleri çare bulduğu bilinmektedir.
– Nasıl ki yaşlılık ölüme götürüyorsa aşkta yaşlılık gibidir, esir aldığı bedeni ölüme götürür.
– Gel ey sevgilim, gülerek doğmuş eşsiz güzelliğinle.
– Bilirsin, ey gülen, durgun ruhlu ve durgun yüzlü kadın. Gurbetin ve yalnızlığın gecelerinde beklenen sendin.
Ahmet Haşim Kitap Sözleri
– Hiç bir şey dil kadar bir ağaca benzemez. Diller tıpkı ağaçlar gibi mevsim mevsim rengini kaybeder ölü yapraklarını döker ve tazelerini açarlar. Dilin yaprakları, kelimelerdir.
– Dönmek mi? Ne mümkün geri dönmek düştüyse gönüller bu melâle? Bir eldir ufuklardan uzanmış zulmet bizi çekmekte visale.
– Aşk her gün aynı devam ederse bir gün değiştirilmesi gerekir.
– Namus insanların yaşadığı çevreye göre değişen kararsız bir olgudur. Bu yüzden kimin namuslu kimin namussuz olduğunu çözmek zordur.
– Sevmeyi bilmeyen ölmeyi bilmez; harp sevginin mütemmimidir.
– Fikirlerine emin mahfazalar bulamayan bir medeniyetin, tefekkür kabiliyetini kaybetmekte gecikmeyeceğinden hiç şüphe etmemelidir.
– Namus kavramı, zaman, din, iklim, gelenek ve bilhassa giyim şekline göre değişen kararsız bir erdemdir.
– ün doğduğu zaman neşe ve umut ortaya çıkar.
– Her güzellik ruhumda ayrı bir yara açarak geçer.
– Sevgiyi bilmeyen, ölmeyi bilmez.
– Neden bu âb-ı semâvîde avlananlar yok bu haşr-ı nûr-ı hüveynâtı hangi kuşlar yer?
– Bir bakır tasta alev şimdi havuz suya saplandı kızıl mızraklar. Açılıp kıvrılarak göklerde uçuyor parçalanan bayraklar!
Ahmet Haşim En Çok Paylaşılan Sözleri
– Yarin dudaklarından bana ulaştırılmış olan bir ateştir bu güller.
– Gülüşlerin mi çiçek, yoksa dudakların mı çiçek?
– Gece korku vaktidir. Göz artık vazifesini yapamadığı için yanlış şeyler görmeye başlar. Her gölge oyunu her ot titreyişi her yaprak kımıldayışı bir düşman yaklaşması hissini verir.
– Yaşlıları gençlik, gençleri ise aşk ölüme götürür.
– Tüm geceler içerisinde korkuyu saklar ve geceler korkuların vaktidir. Göz karanlıkta olup bitenleri seçemez ve güzel görünen şeyleri bile düşman gibi görmeye başlar.
– Kelimeler şimdi onsuz, başıboş bir sürüdür.
– Oysa ne çok cümlem vardı benim. Her şeye inat, yüreğimi ısıtan ne çok hayalim.
– Şairdir şiiri anlatan şairdir seni tanıyan şairdir duyguları yaşayan şairdir size bakan.
– Dünya sarhoştur, her yer aşk ve sevginin ocağı olmuştur.
– Ey acıyı tanıyan, ey kısmetsiz ay, güzelliğini sevgimesajlarim.com üzüntüyle saklayan gölge dağıldı.
– Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak, sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta, kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.
– Ve mai gölgeli bir beldeden cüda kalarak bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkûmuz.
– Ağaçların seheri zirvesinde titreşiyor tuyûr-ı fâniye-i âlem-i tahayyül ü hâb. Semâyı kaplayacak şimdi gâzeler gibi nûr zavallılar kalacaklar esir-i ufk-ı türâb.
– Etme güzel! Bu bezgin hayatımı gönül alarak bir okşa; yaralıyım.
– Esnemek, harp ve müdafaa vaziyetini terk etmiş, tam bir emniyet içinde olduğunu hisseden vücudun mesut teslimiyetidir.
Henüz yorum yapılmamış.