Arda Erel Sözleri
Psikoloji, toplumbilim ve felsefeyle ilgilenen genç yazarlarımızdan birisi olan Arda Erel Sözlerini sizler için derledik. Bazı sözler vardır ki kısacıktır ama çok şey anlatır. Arda Erel’in kitap sözlerini sizlerde bir kenara bir yere not etmişsinizdir.
Arda Erel Sözleri
Bir şeyin yokluğu bilinmeden varlığı bilinmez.
Mutlu olmak istiyorsan herkesi kendin gibi sanma.
İnsan mücadeleyi değil, yaşamayı öğrendiğinde rahatlıyor.
Kadın, sevdiği erkeğin sevgisini ne kadar hissederse o kadar güzelleşir.
Uğraşmayı bıraktıysam, değmeyeceğini öğrenmişimdir.
Ama unutma ki, toparlanmak için bazen dağılmalısın!
İnsan konuştuklarında değil, konuşmadıklarında gizli aslında.
Bir gün uyanacaksın, her şey yoluna girmiş olacak.
Bazı insanlardan vazgeçtiğin için önce üzüntü, sonra gurur duyarsın.
Gitmek, kaçmak, unutmaya çalışmak; aşkı bitirmeye yetmiyor.
Yaralarını gösterme, en zor anında oradan vururlar.
Gerçek aşk, peşinden koşturmaz; seninle yan yana yürür.
Bu gönül bize verildiyse elbet güzel bi yere konacak.
Hayat ileriye bakarak yaşanır, geriye bakarak anlaşılır.
Bu dünyada, geçmiş, şimdi ve gelecek; hiçbir zaman birbirinden ayrılamıyordu, bundan artık emindim.
Haklılığımı duymak gururumu okşamıştı ama haklı olmak yerine mutlu olmak istiyordum.
Korku, kötülük yapan insanların hissetmesi gereken bir duyguydu, aşkı bulan insanların değil.
Gözleri sözlerinden daha çok konuşuyordu. Hiçbir kelime kalmasa aramızda beni yine de anlayacak gibiydi.
İnsandı insana kötülüğü yapan ve birileri müsaade edince kötülük bir virüs gibi yayılıyordu.
İki insanın aynı anda birbirini sevmesi mucize ama bunun sürekli ve aynı anda devam etmesi mucizenin de ötesinde.
Yalnız kalmış kızlar sevgiye açtır.
İnsanlar nasıl hiçbir şey olmamış gibi yaşayabiliyorlardı? Alışkanlık mıydı bu? Karakter miydi? Bu sonradan mı öğrenilirdi, yoksa doğuştan mı gelirdi? Her şey bu kadar nasıl kolay olabilirdi?
Yanında olmaması kalbinde olmadığı anlamına gelmiyor.
Sevmek geçici bir şey ama özlemek kalıcı… Keşke o da geçse geçip gitse.
Tek gerçek var, o da zamanın dolduğunda dünyada olmayacağın. Böyle bir gerçek varken hiçbir şey sandığın kadar gerçek değil aslında.
Yanında kim varsa o zaten sana yeter. Geri dönmesin kimse, bırak. Çok sevseydi, uzakta olmaya bahane arayacağına, yanında olmaya bir yol bulurdu.
İnsan öyle garip bir varlık ki, başkasını küçümseyince kendisinin büyüdüğünü zannediyor. Oysa farkında olmadan küçümsediğini büyütüyor.
Eğer iyiysen, güvendiğin şey kalbinse; kazanacakların tahmin edemeyeceğin kadar güzel olacak.
Bazen hiç konuşmadan gitmek gerekir.
İnsanların başkalarının beyinlerine bu kadar çok bilgiyi, özellikle gereksiz olanları, nasıl çat diye yerleştirebildiklerini gördükçe, insan denen varlığın manipülasyona ne kadar açık olduğunu fark ediyordum.
İnsanın pişmanlık duygusunu yaşatmayacak birini bulması, üzmeyecek insanı bulmasından daha önemli.
Neden başkasını her şekilde severken kendimizi aynı şekilde sevemiyoruz?
Unutmaya çalışma… Çalıştıkça daha çok hatırlayacaksın onu. “Unuttum” dediklerinde bile, insanlar bir kere daha hatırlarlar.
Bir insanın güvenini kırmak onu sevmiyor olmaktan daha beterdir.
Haklı olmak değil, mutlu olmak istiyorum.
Hayatta sözlerin, tokattan daha sert olduğunu bilirdim.
Birini seveceksen, kadın gibi sev. Hangi kadın kötü sever iliklerine kadar hissedince aşkı?
Yanında bulamadığını kalbine, kalbinde bulamadığını yanına koyma.
Birinin seni sevdiğini söylemesiyle seni sevdiğini sana hissettirmesi beraber yürüdüğünde mutlusun demektir bence, daha önemli bir şey var mı?
Aşk çok sağlıklı bir şey olsaydı, insanların hayatında bu kadar çok sorun doğurur muydu sence?
İyilik her insanda vardır. Ama sadece içinde gerçek iyilik taşıyanlar, dünyadaki kötülüklerden korunurlar.
Sürekli insanların dediklerine kulak verirsen onların kölesi olursun. Kendine kulak verirsen, kahraman.
Sevilmek öyle “çıkarsız” bir şey ki… Saatlerce sussanız bile, saatlerce sevişmiş gibi zevk alabiliyorsunuz.
Size bıçağı dokuz santim saplayanın altı santim geri çekmesi bir lütuf değildir.
Ne atlatılamayacak sıkıntı var ne de sevgimesajlarim.com çözümü olmayan bir dert. Her şeyi unut, bunu unutma.
Toparlanmanın öncesi hep yıkımdı.
Her şeyin bu kadar farkında olmam, hem bir yüktü omuzlarımda hem de insanları tanımam için koca bir fırsattı.
İnsan bir başkasıyla mı yüzleşmekten daha çok sarsılırdı, kendi ile yüzleşmekten mi?
İnsanları kurdukları cümlelerden tanımayı bıraktım. Yaptıklarına bakıyorum. Hem daha kolay hem daha gerçek oluyor.
Herkesi ilk başta iyi biri mi sanıyorduk?
Mutsuzluk kapılarını kapatmadıkça mutluluk hayatına nasıl girilebilir ki?
Hem hayatın ortasında olmak istiyorum hem de büsbütün dışında.
İlk defa, birini kaybetmek istemiyorken kaybedişime ağladım.
Eğer ben kendi hayatımın arkasında durabiliyorsam, herkesin karşımda durması önemsizdi.
Sen de geçmişini düşünme ki, ikimiz birlikte bir gelecek yazabilelim.
Sevmeyi bilmeyenleri sevme. Çünkü sevmek öğretilebilen bir şey değil.
Vazgeçmek gerekiyor, huzur terk etmişse bedenini.
Birlikte olmak için sevene bir neden yeterken, sevmeyene bin neden de bulsan onu yanında tutamazsın.
Güvenmeyi her zaman sevmenin önüne koy. Herkeste bir şey bulup sevebilirsin ama herkeste bir şey bulup güvenemezsin.
Dürüst olmaktan korkma. Kaybedeceğin en fazla yanlış insanlar olur.
Şimdi her şeyi görebiliyordum. Görmek, değiştirmenin ve onarmanın tek yoluydu. Bastırmak ve görmemekse, hayal kırıklıkları ve travmaların tekrarlanışının nedeni.
Oysa eskiden böyle miydi? İki arkadaş dışarı çıktığında telefona bile ihtiyaç duymazdı, çantasına atardı ya da cebine koyardı. Bu yüzden şimdiki insanlar dışarıya çıktıklarında gerçekten dışarıya çıkmış olmuyorlardı. Yine o telefonlarının içine hapsolmuş, ayrı dünyaların içinde yürüyor, koşuyor, yaşıyor, gibilerdi.
Henüz yorum yapılmamış.