Karpuz İle İlgili Sözler

Karpuz, sadece bir meyve değil; çocukluğun, yaz mevsiminin ve serin bir gölgenin hatırasıdır. Güneşin en tepede parladığı saatlerde dilimlenen bir karpuz, dudaklara değdiği anda serinliğiyle bütün yorgunluğu alır. Onun kırmızıya çalan rengi, yaşamın coşkusunu; içindeki siyah çekirdekler, küçük mucizeleri; dış kabuğundaki yeşil tonlar ise doğanın cömertliğini yansıtır.

Bir avlunun içinde, gazete kâğıdının üzerine doğranmış karpuz dilimlerini hatırlarsınız. Her ısırıkta akan suları dirseğinize kadar inerken, zaman durur. Belki de hiçbir meyve, çocukluğumuzla karpuz kadar iç içe geçmemiştir. Onu sadece yemekle kalmaz, çekirdeklerini en uzağa tükürmek için yarışır, kabuğundan şapka yapar, hatta bazen soğuk suya koyup bekletirdik—serinliği daha da artsın diye.

Karpuz, kalabalık sofraların ortasında hep en büyük tabağı kapar. Paylaşmanın, bereketin ve yaz sohbetlerinin vazgeçilmezidir. Onun olduğu yerde neşe eksik olmaz, gülümsemeler çoğalır. Çünkü karpuz, sadece bir tat değil, bir ruh hâlidir; yazı ve yaşamı birlikte kutlayan doğal bir mucizedir.

Karpuz İle İlgili Sözler Kısa

– Almancada karpuz anlamına gelen arbuse, Türkçe ‘karpuz’dan kaynaklanır.

– Soğuk karpuz, sıcak yazın vicdanıdır.

– Karpuz alan kişi mutlu döner.

– Karpuz gibi sevdim seni, çekirdeğine kadar.

– Kalbim senin için buzlukta soğutulmuş karpuz gibi!

– Elimde dilim karpuzla koştuğum sokaklar vardı.

– Kötü olduğumuzda en fazla susarız biz, birbirimize bakmayız. Karpuz yeriz.

– Bazı insanlar karpuz gibi; dışı kalın, içi yumuşacık.

– Güneşin en tatlı yansıması karpuzda saklı.

– İş bilmez gelin karpuzu ortasından kesermiş.

– Çocukken karpuz yerken çekirdek sayardık, şimdi sessizce dert yiyoruz.

– Karpuz sıcaklardan bunalanların doğal klimasıdır.

– Karpuz gibi soğuk kalpli olma, biraz da sıcağı sev.

– Karpuz çekirdeğini yutunca ağaç olmazsın, ama hayallere dalarsın.

– Baharın meyvesi çilekse, yazın hediyesi karpuzdur.

– Bir koltuğa iki karpuz sığmaz.

– İnsanlığımızdan ötürü, güzelliğimizden, çirkinliğimizden bize kavun karpuz veren Tanrı’yı sevmek gerektiğini biliriz. Cemal Süreya

– Çocukken karpuz yemek, büyümekti bizim için.

– Karpuz kesmekle hararet sönmez.

– Karpuz kesmekle çözülseydi dertler, yazın kimse üzülmezdi.

– Çekirdeğini tükürerek yarış yaptığımız günleri özledim.

– Dayıma gelince, o benim için bir türlü kararını veremiyordu. Ara sıra içindeki maddeyi merak eder gibi kocaman kafamı elleri içinde evirip çevirir, karpuz muayene edenlerin yaptığı gibi ötesine, berisine fiskeler vurarak: Bilmem amma. Bu büyüklük pek hayra alamet olmasa gerek! derdi. Reşat Nuri Güntekin

– Ne bir koltuğa iki karpuz ne de bir gönüle iki sevda sığabiliyor.

– Karpuz dilimi gibi insanlar var; tatlı ama kısa ömürlü.

– Ayağının altına karpuz kabuğu koymak.

– Aşkta karpuz gibidir; dışı albenili, içi sürprizli.

– Sizin aklınızdan geçeni ben gün ışığı altındaki karpuz tarlası kadar rahat görebiliyorum.

– Karpuz kabuğunu görmeden denize girme.

– Beni karpuzun ortası kadar sevecek birisi lazım Sebastian.

– Bangkok’a gelmeden önce dünyadaki meyveleri az çok tanıdığımı düşünürdüm. Kayısı, kiraz, karpuz gibi mahallenin çocuklarını geçtim; muz, kivi, ananas gibi ikinci derece akrabaları da geçtim; hatta mango, papaya, çarkıfelek, liçe gibi zengin çocuklarını da geçtim. Gel gelelim buradaki meyveler bana pek bir şey ifade etmiyor. Tropik diyarların meyvelerini sağdan soldan az çok tanıdığımızı sanırdım oysa. Küresel ticareti oturtalı 500 yıl olmuş, her şeyi her yerde bulur olmuşuz, uzaya çıkmışız ancak halen hiç bilmediğimiz meyveler var, öyle mi? Hem de üç değil, beş değil: başkalaşmış bir çilek gibi duran rambutan, boyu erik tadı kavun longan, içinden patlamış mısır çıkan mangostan ve daha niceleri… Kim bilirdi meyve kavramının bu kadar göreceli olduğunu? National Geographic Traveler

– Bir karpuz dilimiyle başlayan akşam, yıldızlara kadar uzanır.

– Karpuz gibi hayaller kurdum, dilim dilim elimden gitti.

– Kalbinin kapısını karpuz gibi kes, içini göster bana.

– Karpuzun kokusu, eski yazları getirir bana.

– İnsan bazen karpuz seçerken öğrendiklerini, hayatta unutur.

– Bir tren bekliyorum çocuktuk… Henüz eksilmemiştik, karpuz çekirdeği kadar değerliydi hayat…

– Karpuz kabuğundan gemi yapıyorum sonra bir eşek gelip onu yiyor. Eşek bu, ben karpuz kabuğundan gemi yapınca hayvanın aklına coğrafi keşifler düşecek değil ya. Bahadır Cüneyt Yalçın

– Diyet listemde sadece karpuz var, çünkü aşkı da o hatırlatıyor.

– Benim de Allaha yakınlaştığım günler, daha doğrusu anlar oldu. Benim de önümde bir gün göklerin sırrı, olgun bir karpuz gibi kütürdeyerek açıldı. Ben de yarılmış sevgimesajlarim.com bir narın dudakların arasından tabiatın göğsünde saklanan nimetlerin tane tane dökülüşünü görür ve işitir oldum. Bedri Rahmi Eyüboğlu

– Karpuz, kavun kökeninden büyür.

– Şu saate dek ertelemiştim oysa seni düşünmeyi ama karpuz seversin sen daha nasıl erteleyeyim?

– İçimde bir dilim karpuz gibi bekliyor sevdan.

– Karpuzla büyüyen çocuklar, neşeli olur.

– Karpuz kabuğundan gemi yapan da var, hayal kuran da.

– Şimdi beni bütün bunlardan çok, karpuz kabuğu turşusu ilgilendiriyor. Demek ki gerçekten ölüyorum. Son özlemimi yaşıyorum. Bir ara umudumu yitirmiştim. Hiç ölemeyeceğimi sanmıştım. Her şeyin ötesinde bir turşu özlemi. Ölüm belki de budur. Adalet Ağaoğlu

– Nereye gidiyorsun daha karpuz kesecektik.

– Buz gibi karpuz, sıcak günlerin ilacıdır.

– İyi huylu bir adamın elinden acı karpuz yemek suratı asık bir insanın elinden tatlı yemekten daha iyidir. Şeyh Sadi Şirazi

– İki karpuzu bir koltuğa sığdırmak.

– Karpuz seçmek, kısmet işidir.

– Nice güneşler doğacak, göremeyeceksin. Yaz yağmurları yüzünü okşayamayacak, karpuz dilimlerini ısıramayacaksın. Hanım ellerinin kokusu senin için artmayacak karanlık basarken. Kurumuş bir yapraksın sen, toprağa karışacaksın. Doğan Cüceloğlu

– Dünya yüzünde yapayalnızdı, yapayalnız tıpkı, açık denizde yüzen bir karpuz kabuğu gibi. Peyami Safa

– Her güzel şeyin çekirdeği vardır, karpuz gibi.

– Annem karpuz kesti mi, yaz resmen başlardı.

– Hayat bazen karpuz kabuğu gibi kaygan; dikkat et!

– Eşekten düşmüş karpuza dönmek.