Graham Greene Sözleri

Graham Greene, 20. yüzyıl İngiliz edebiyatının en önemli romancılarından, öykücü, oyun yazarı ve senaristtir. Asıl adı Henry Graham Greene olan yazar, 2 Ekim 1904’te İngiltere’nin Berkhamsted kasabasında doğmuş, 3 Nisan 1991’de İsviçre’nin Vevey kentinde hayatını kaybetmiştir.
Greene’in yaşamı ve yazarlığı derin çelişkiler, politik ilgi alanları ve dini arayışlarla şekillenmiştir. Gençlik yıllarında Oxford’da modern tarih eğitimi aldı. Üniversite yıllarında depresyon ve intihar girişimiyle sarsıldı. Bu dönemde yazıya daha ciddi bir yönelişi başladı. Katolikliğe geçişi ise hem kişisel hayatında hem de romanlarında önemli bir dönüm noktası oldu.
Gazetecilik kariyerinin yanı sıra uzun yıllar dünyanın farklı yerlerinde –Meksika, Afrika, Vietnam, Küba gibi– bulunmuş, bu yolculuklar romanlarına egzotik ve politik arka plan kazandırmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında İngiliz istihbaratı için de çalıştığı bilinir.
Eserlerinde sürekli olarak ahlaki ikilemler, günah ve kefaret, inanç ve kuşku, iyi ile kötünün bulanık sınırları üzerinde durmuştur. Romanları, hem dini ve felsefi sorgulamalar içerir hem de politik atmosferle örülüdür. Bu nedenle onun yazdıkları, sadece edebi değil aynı zamanda toplumsal ve siyasi bir yorum gücüne de sahiptir
Graham Greene Sözleri Kısa
– Acı yazması kolaydır; acıda hepimiz mutlu bireyizdir. Ama mutluluk hakkında ne yazılır?
– Yorgunum ve sensiz olmaktan bıktım.
– İnsan bazen gerçeği bulmak için yalanların arasından geçmek zorundadır.
– Zalim adamı kolayca tanıyabilirsin. Sinemada ağlar.
– Gerçek aşk, insanı mutlu etmekten çok, onu dönüştürür.
– Güç, çoğu kez masumiyetin üzerine kurulur; ama masumiyetin yok oluşu, gücün de çürümesinin başlangıcıdır.
– En büyük trajedi, kötülüğün varlığı değil; iyiliğin suskunluğudur.
– Çocukluk yazarın banka hesabıdır.
– İnsan, eğer insan kalacaksa, taraf tutmak zorundadır.
– İki kalpten biri her zaman sıcaktır, diğeri soğuk; soğuk kalp elmaslardan daha değerlidir, sıcak kalp ise değersizdir ve atılır.
– Aşk, insanın ruhunu kutsayabileceği gibi, en acımasız şekilde de tüketebilir.
– Çoğu hayatın fark edilmeyen bir dönüm noktası vardır; geri dönüşü olmayan.
– Vicdan, insanın en sadık düşmanıdır.
– Tanrı, bazı prototipleri başarısız olursa diye birçok olasılık yarattı; bu evrimin anlamıdır.
– Ebediyet zamanın uzaması değil, zamanın yokluğudur.
– İnsan kalbinde öyle bir yalnızlık taşır ki, en büyük kalabalık bile o boşluğu dolduramaz.
– Bir insanın kalbini anlamak için onun dualarına değil, en gizli korkularına kulak vermek gerekir.
– Her yolculuk, insanın kendisinden kaçışıyla başlar, yine kendisine dönüşle biter.
– Günah, bir insanın hayatını yıkmaz; asıl yıkımı getiren, günahın ardından duyulan çaresiz umutsuzluktur.
– Gerçek barış, savaşın bitmesinde değil, nefretin tükenmesindedir.
– Aşk, çoğu zaman bir kurtuluş gibi başlar; ama derinleştikçe ruhu kendi zincirleriyle kuşatan bir hapishaneye dönüşebilir.
– Bir adam, işlediği günahın cezasını mahkemede değil, kendi vicdanında çeker.
– Düşünmek bir lükstür. Köylü gece çamur kulübesine girince Tanrı ve demokrasi üzerine düşünmez.
– Bir insanı sevmek, onun hatalarını da sevmek demektir.
– İtiraf, bazen işlenen suçtan daha ağır bir acı taşır.
– Her kalbin içinde, dile getirilmeyen bir dua vardır.
– Her insan, içinde taşıdığı sırlar kadar ağırdır.
– Bir hikayenin ne başlangıcı ne de sonu vardır; keyfi olarak geriye ya da ileriye bakılan bir deneyim anı seçilir.
– Politika, çoğu zaman vicdanın değil, çıkarın rehberliğinde yazılmış bir trajedidir.
– Bir kalbi anlamak için onun nelerden korktuğunu bilmek yeterlidir.
– İnancın asıl sınavı, Tanrı’yı göremediğin ve sesini işitemediğin anlarda, yine de diz çökmeye devam edebilmektir.
– İnsan, suçunu unutur ama suç, insanı hiçbir zaman unutmaz.
– Gerçek dost, senin en kötü yanını bilip de seni sevmeye devam edendir.
– İnsan ilişkilerinde, kibarlık ve yalan binlerce gerçeğe bedeldir.
– Aşk, bir mucize gibi başlar; ama zamanla insanın kendi zaaflarını açığa çıkarır.
– Tanrım, yeterince yaptın, yeterince çaldın benden, artık sevmeyi sevgimesajlarim.com öğrenmek için çok yaşlı ve yorgunum, beni sonsuza dek yalnız bırak.
– Alıntıları sevenler anlamsız genellemeleri sever.
– İnsan, ne kadar büyük bir günah işlerse işlesin, affedilme ihtimalinin varlığında huzur arar.
– Masumiyet, zamanla değil, acıyla kaybolur.
– Yalnızlık, ruhun kendi gölgesiyle tartışmasından başka bir şey değildir.
– İnançsızlık, Tanrı’nın yokluğunu değil, insanın kendi kalbindeki boşluğu işaret eder.
– Her ihanet, biraz da kendine ihanettir.
– Yıkım, sonuçta bir yaratma biçimidir.
– Aşkın büyüsü, gerçeği görmezden gelmeye razı olmamızda yatar.
– Özgürlük, yalnızca zincirlerinden kurtulmak değil, onları istememeyi öğrenmektir.
– İyi romancılar kötü hafızaya sahiptir; hatırladıkları gazetecilik, unuttukları hayal gücünün gübresidir.
– Aşk, insanı kutsal kıldığı kadar kırılgan da yapar.
– Bazen bir insanın kurtuluşu, işlediği en ağır günahın içindeki itirafta saklıdır.
– Vicdan, insanın kendisinden saklayamadığı tek şahittir.
– Gerçek trajedi, kötülüğün kazanması değil; iyiliğin isteksizliği yüzünden kaybetmesidir.
– Ev, bir sandalye ve bir bardak bulunduğu yerdir.
– Mutluluk dediğimiz şey, çoğunlukla insanın kendini kandırmaya razı olduğu bir yanılsamadan ibarettir.
– Kalplerimizde, sevdiğimiz birkaç kişinin mutluluğunu sağlamak için binlerce yabancının sefaletini düşünebilecek acımasız bir diktatör vardır.
– Tanrının merhametinin korkunç tuhaflığını sen de ben de kavrayamayız.
– İnsan, kendisini sevmeyen biri tarafından sevilmeyi umut eder; işte asıl trajedi budur.
– Ölümün asıl korkutucu yanı, sonrasındaki bilinmezlik değil; geride bıraktıklarımızın bizim için ne düşüneceğini bilememektir.
– İnsan kalbinin en karanlık köşesinde, daima itiraf etmekten korktuğu bir suç, bir ihanet ya da bir pişmanlık gizlenir.
– İhanet, bazen yalnızca bir sözle değil, bir sessizlikle de yapılır.
– Dünya artık kahraman yaratmıyor.
– Saplantı, korkuya otomatik bir tepkidir; çünkü korku küçük düşürür.
– Sevildiğini keşfetmek ve inanmak garip bir şeydir, çünkü kimseyi kendinde sevecek bir şey yoktur, sadece bir ebeveyn ya da Tanrı sever.
– Şehvet en kötü şey değildir; çünkü her an, her gün, şehvet aşka dönüşebilir, bundan kaçınmalıyız. Ve günahımızı sevdiğimizde gerçekten lanetleniriz.
– Yazmak bir terapi biçimidir; yazmayanların delilik, melankoli, panik ve korkudan nasıl kaçtıklarını merak ederim.
– Bir adamın kaderini belirleyen çoğu zaman seçimleri değil, korkularıdır.
– İnsanların çoğu Tanrı’ya inanmak istedikleri için değil, yalnız kalmaktan korktukları için inanırlar.
– Hayattan güven duymadan geçmek imkansızdır; bu, en kötü hapishanede, kendi içinde hapsolmak demektir.
– İnsanın içinde sakladığı sır, çoğu kez kendi mezar taşına kazınmamış tek gerçektir.
– Bir toplumun çürümesi, en önce dilinde görünür.
– İnsan, hayatını değiştiren anı yıllar sonra fark eder.
– Başka insanlar için kendimizden daha az önemli olmaya asla alışamayız.
– Sessizlik, insanın vicdanıyla baş başa kaldığı en gürültülü andır.
– İhanet eden kişi, kendi yüzüne bakacak bir ayna bulamaz.
– Tanrı’dan nefret ediyorum. Sanki gerçekten varmış gibi.
– İnsan doğası siyah ve beyaz değil, siyah ve gridir.
– Çoğu şey, derinlemesine bakana kadar hayal kırıklığı yaratır.
– Zayıf düşmezsen bu dünya iyidir.
– İhanet eden kişi, yalnızca başkasını değil, kendi kalbinin bütünlüğünü de parçalar.
– İnsan, bazen sevdiği kişiye en büyük ihaneti, onu Tanrı’nın yerine koyarak yapar.
– Kendini ifade etmek zor ve bencilce bir şeydir; her şeyi yer, hatta kendini. Sonunda ifade edecek kendin bile kalmaz.
– Medya kötü gazetecilik anlamına gelen bir kelimedir.
– Günah, insanı Tanrı’dan değil, kendisinden uzaklaştırır.
– İnsan bazen kendisini öyle bir noktada bulur ki, en büyük düşmanı dışarıda değil, içindeki sükûnetsizlikte saklıdır.
– Küçük hırsızı hapse koyarsın, ama büyük hırsız sarayda yaşar.
– İnanç, bir mucizeden çok, karanlığa rağmen ilerleyebilmektir.
– Bir günahın yükü, onu işleyen kişinin omuzlarında değil, kalbinde taşınır.
– Yalnızlık, bir cezadan çok, ruhun doğal durumudur.
– İnsan, en çok da kendi yazgısından kaçarken yorulur.
– Eğer yeteri kadar seviyorsak, her şey yolunda demektir.
– İnsan, ne kadar çok severse, kaybetmekten o kadar çok korkar.
– Ruh, kendi karanlığıyla yüzleşmeden aydınlığa çıkamaz.
– Çoğu zaman hakikat, insanın kaldıramayacağı kadar çıplaktır.
– Masumiyet bir çeşit deliliktir.
– İnsan, en derin yarasını, en çok güvendiği kişiden alır.
– İnsan, bazen en çok sevdiğine en büyük acıyı verir.
– Her ülkenin tarihinde, halkın inancı değil, liderlerin korkuları daha kalıcı izler bırakır.
– İnanç, kesinliğin değil, belirsizliğe rağmen umut etmenin adıdır.
– Sevgi, bir kişiye bağlılık değil, onun günahlarıyla birlikte var olabilmektir.
– İnsan kalbi, en çok sırlarını saklamaya çalışırken açığa çıkar.
– Yavaşlığın bir erdemi vardır, kaybettiklerimizden biri.
– İnsanın en derin arzuları, çoğu kez kendi yıkımının da sebebidir.
– Sadakat, bir kişinin yanında kalmak değil, onun yokluğunda da onu savunabilmektir.
– Umut, çoğu kez insanı kurtarmaz; yalnızca acıyı daha uzun süre katlanılır kılar.
– İnsanlığı sevemezsin, sadece insanları sevebilirsin.
– Nefret, hayal gücünün eksikliğidir.
– İnsanın kaderi, çoğunlukla tek bir zayıf anın gölgesinde şekillenir.
– Cesurca yapılan tek bir hareket, mümkün olanın tüm kavrayışını değiştirebilir.
– Çoğu insan, vicdanıyla yüzleşmemek için kalabalıklara sığınır.
– İnsan, çoğu kez en büyük acısını, en büyük mutluluğunun gölgesinde yaşar.
– Yalnızlık, çoğu zaman insanın kendi kendine ettiği en büyük ihanettir.
– İnsan, çoğu zaman affedilmek için değil, anlaşılmak için itiraf eder.
– Affetmek, çoğu kez mağdurdan çok, affedeni özgürleştirir.
– Çoğu insan, özgürlük için değil, güvenlik için teslim olmayı seçer.
– İnsan, gerçeği bilmek istediğini söyler ama aslında yalnızca tahammül edebileceği kadarını ister.
– İnsan, kendi geçmişini ne kadar gizlerse, geleceği o kadar bulanık olur.
– Çocuklukta her zaman geleceğin kapısını açan bir an vardır.
Henüz yorum yapılmamış.