Barış Bıçakçı Sözleri

Barış Bıçakçı, 1966 yılında Adana’da doğan, Türk yazar ve şairdir. ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden mezun olmasına rağmen, edebiyat alanında eserler vermeyi tercih etmiştir. Roman, öykü ve şiir türlerinde eserler kaleme alan Bıçakçı, sade ve derinlikli anlatımıyla tanınır.
Özellikle kent yaşamı, bireyin iç dünyası, melankoli, aşk ve nostalji gibi temalar etrafında şekillenen eserleri, Türk edebiyatında kendine özgü bir yer edinmiştir. Dili yalın ama etkileyici olan Bıçakçı, gündelik hayatın içinden gelen detayları ve insan ilişkilerini derinlikli bir biçimde işler.
Barış Bıçakçı En Güzel Sözleri
– Mutsuz olacağını herkes önceden bilir.
– Hareket etmezsen acı üzerinde birikir.
– Liman bazı kadınlar için erkek ismidir.
– Aşık olmak, arada sözcükler varsa mümkündür.
– Hayat yine de kitapta durduğu gibi durmuyor.
– Tanrı varsa onu tesadüflerde aramak gerekir.
– Herkesin cümlesi aynı bile olsa öznesi farklı.
– Aşk bir gösteri sanatıdır. Taklitle öğrenilir.
– Okurken yere yakındım ama yine de uçar gibiydim.
– Batan gemiyi farelerden önce sözcükler terk eder.
– İnandırıcı olmak için önce senin inanman gerekir.
– İncecik bir gündüzsün sen, Salıyla çarşamba arası.
Barış Bıçakçı Kitap Alıntıları
– Yere çakılana kadar kanatlarımın olduğuna inanacağım.
– Galiba geçmişe bakmak geleceğe bakmaktan daha heyecanlı.
– Yalnızlık mı? Milyarlarca insanın adı geçiyor bu bahiste!
– Yalnızlık su gibidir, içinde durduğu insanın şeklini alır.
– Ah şu önlerinden sarkan şeyi varlıklarının muskası sananlar.
– Böyle bir duruma ancak Oğuz Atay ve kahramanları dayanabilir.
– Bu hayatın dışına çıkmak için intiharın dışında bir yol bulmalısın.
– Her ne yapıyorsak, günün birinde öleceğimizi unutmak için yapıyoruz.
– Bana ikimiz aynı insanmışız gibi baktı. Ben onun devamıymışım gibi…
– Kör biri görmeye başlayınca ne olur biliyor musun? Her gördüğüne inanır!
– Kötü olduğumuzda en fazla susarız biz, birbirimize bakmayız. Karpuz yeriz.
– Bana, insan yalnızca kendini anlayabilirmiş gibi geliyor. O da zaman zaman.
– Hiçbir şey göründüğü, hatta yaşandığı gibi değil. Her şey hatırlandığı gibi.
– Mucize bekleyen herkes eninde sonunda fizik yasalarıyla yüzleşmek zorundadır.
– Ben doğru dürüst konuşamadığım, konuşmaktan tat alamadığım birine aşık olamam.
– Yaşamak ilerlemek olamaz diye düşünüyor Cemil, ama geride bırakmak olabilir…
– …Onu düşman gibi görmek istemiş ve becerememişti. O da bir edebiyat tutkunuydu.
– Çünkü hiçbir şey göründüğü, hatta yaşandığı gibi değil. Her şey hatırlandığı gibi.
– Her şey bir şeyin etrafında hiç durmadan döner, insanın payına düşen sarhoşluktur.
Barış Bıçakçı En Çok Beğenilen Sözleri
– Bilirim, ulaşamamak seni alt üst etmez, sen ulaştığın şeyi kaybedersen dağılırsın.
– Şiir çaredir bir bakıma ölüme. Özellikle de son dize ve her şeye çengel atan kafiye.
– Ne tuhaf dünya, şikayet edecek bir komşu beklerken kitap isteyen biri çalıyor kapıyı.
– Bu dünyada hiçbir şey göründüğü hatta yaşandığı gibi değil, her şey hatırlandığı gibi.
– Aşık olmak böyle bir şey miydi? Dinlediğin hikayelerin kahramanlarıyla özdeşleşmek miydi?
– Köylüler doğar yaşar ve ölür; şehirliler ise doğuyorlar, yaşıyorlar ve ölümden korkuyorlar.
– İnsan yüzü şu dünyadaki en ilgin. coğrafi şekildir. Üzerinde güneşler doğar güneşler batar.
– Benden okumak için kitap önermemi isteyenlerin kalbimi de istediklerini sanıyordum, hâlâ öyle!
– Hayat tesadüflerle doludur ve o kadar doludur ki insan günün birinde kendi gençliğine tesadüf edebilir.
– … kim bilir nelerin sonunda, birbirlerini bulmuş olmanın, yere düşen bir iğneyi bulmakla aynı şey olduğu…
– Ruh bedenin türbesidir. Çünkü insan aslında kendisini ölü gibi hissettiğinde hisseder bir ruhunun olduğunu…
– İnsanlar sustuğunda gök bütün sırlarını dökmeye başlıyor; gündüzleri mızrak mızrak, geceleri yıldız yıldız.
– Aforizma… Hani şu kahvaltıda ekmeğin üzerine sürdüğümüz beyaz ve kıvamlı şey. Sizi beslemez ama tok tutar.
– Halbuki yalnızca bedeniz ve bununla baş edemediğimiz için ruh diye bir şey icat etmişiz. Doğrusu parlak fikir.
– Hayat devam eder. Bazı çiçekler susuzluğa ve unutulmaya dayanır. Hayat her zaman devam eder, bunu herkes bilir.
– Önce aşk vardır. Hatırlamak da, acı çekmek de, sevgilimize vereceğimiz çiçeğin fotosentezi de ondan sonra başlar.
– Bütün sıkı ilişkiler bir azınlıktır çünkü. Sırtlarını ‘dışarıya’ bir güzel dönmüş iki insanın oluşturduğu azınlık.
– Kitaplar bir bakıma başarılmış, tamamlanmış şeylerdir. Oysa hayat başarılamayan ve tamamlanmayan şeylerle doludur.
– İkinci mektubunu dersteyken yazmıştın: Dışarıda yağmur yağıyor, hoca kısmi türevi anlatıyor ve ben seni düşünüyorum.
Barış Bıçakçı Sözleri Tumblr
– Bir de bakmışsınız, seviyorsunuz. Biri çıkar karşınıza, balkon yıkamanın çok güzel bir şey olduğunu söyler, seversiniz.
– Beğenilmek isteği hiç yoktan iktidar yaratır. Beğenilmek isteyen, kendisini beğenmesini istediği kişinin uyruğuna girer.
– En büyük ahlaksızlık, demiştim kendi kendime, bir aşkı yaşamamaktır. Hayatı mümkün olan en geniş haliyle yaşamak gerekir.
– Kadın erkek ilişkileriyle, özellikle de heyecanın yok olmaması konusuyla bütün bilimler el ele verip ilgilense yeridir bence.
– Aşk başta anlam olmak üzere pek çok şeyi karşısına alır. Huzuru örneğin, kararlılığı ve dengeyi. Kendine kendine sözler verirsin. Boşunadır.
– Halbuki sızıntı hep vardır, ip gibi, yaşadıklarımızdan, okuduğumuz kitaplardan, seyrettiğimiz filmlerden zihnimize akan bir şeyler hep vardır.
– Saatler sürdüğü olur bir satranç maçının; ama yine de ölümden, terk edilişten daha kısa sürer; hele bir de rakibin tuzaklarına bilerek düşerseniz.
– Evet, yolun sonunda iki adam, şiirin bile fayda etmediği çünkü şiir çaredir bir bakıma ölüme, özellikle de son dize ve her şeye çengel atan kafiye.
Barış Bıçakçı Aşk Sözleri
– Yaşamak aslında birbirinden kopuk yaşantılar arasında bağlantılar kurmaktır. Bir hatırayı diğerine bir fotoğraf albümü değil yaşayan bir insan bağlar.
– Gençlik sancılarının hayatı anlamsız kılan ani ölümlerle birleştiğinde neler olabileceğini ikimiz de seziyorduk. Çok şey konuşmak istiyor, konuşamıyorduk.
– Bütün sevgili anların, geçmişindeki bütün güzel yaşantıların bir gün geri döneceğine inandırmıştı kendisini. Yoksa, yani bu doğru değilse, yaşamanın anlamı ne ?
– İnsanoğlu beklerken nefes almaz, yutkunur, demişti. Merzifon garajında mısır satan bir adam, Yaşamak istiyorsan beklemesini bileceksin.
– İnsan, evet, simyacıdır; kıymıkları, çizikleri, ufacık şeyleri soy bir kedere dönüştürmeyi başarmıştır. Evrenin muazzam boşluğu madde, anti-madde ve keder ile doludur…
– Ev kuşuyduk biz. Radyo dinlerdik, çay içip bisküvi sevgimesajlarim.com yerdik, bu da yetmezdi bisküvimizi çaya batırırdık. Gülüşümüzün bütün dişleri tamamdı da gençliğimizin üç dişi eksikti.
– Bu yaşa kadar sürükleye sürükleye getirdiği kişiliği de neredeyse suyun girdabına kapılıp gidecekti. Aşk hikayesi mi kanalizasyon hikayesi mi? Şehrin altında bir yerde ikisi birbirine karışıyor.
– Başka türlü nefes alınmaz. Başka türlü yaşanmaz. Başka türlü aşk olmaz. Yaptıklarımızı olumlayan yasalar buluyoruz; sanırım aklımız böyle işliyor: Buyurgan iç huzurumuzun boynu bükük kölesi olarak.
– Evrendeki en bol elementin, hidrojen ile helyumun, aynı zamanda en hafif iki element olması her şeyi açıklıyor zaten. Böyle hafif bir evrende anlam ne arasın? Anlam ağırdır… Dibe çöker. Falcılar bu nedenle kahvenin telvesine bakarlar.
– Aşk ile edebiyat arasında kendince bir ilişki kurmuştu Hasan da, diğer bütün kahramanlar gibi. Önce aşkını (büyük) göstermek için başvurmuştu edebiyata. Duygularını abartan birkaç şiir, sabahları derse girmeden önce Pervin’in eline tutuşturduğu özlem, piş.
– Bir armağan, bir mucize olduğu söylenen şu hayatın saçma sapan bir şekilde bitebileceğinden korktum hep. İçimde böyle bir korku varken de hayatın tam da bu şekilde, yani saçma sapan bir şekilde sürdüğünü anlamadım. Asıl bundan korkman gerektiğini anlamadım.
– Aşk konuşturur insanı. Veciz Sözler’e katılanlardan hiçbiri söylemedi ama, aşk gevezeliktir. İnsan aşık olduğu insanı öpmek, okşamak, ona sarılmak, onunla sevişmek ister; makul istekler! Ama hepsinden önce onun hakkında konuşmak, onu başkalarına anlatmak ister.
– Bir insanı anlamak için onu sevmek gerekir. Peki ama sevmek için ne gerekir? İşte tam bu noktada nedensizliğin arsız kuşları üzerinize pisler. Ciddiyim, bir de bakmışsınız, seviyorsunuz. Biri çıkar karşınıza, balkon yıkamanın çok güzel bir şey olduğunu söyler, seversiniz.
– Siz de bilirsiniz, anlatmaya değer şeyleriniz olduğunu, bir gün bunları anlatacağınızı düşünmek ne güzeldir ve bu düşünce bir kez yer etti mi nasıl da perişan eder insanı! Şu dünyadaki en yüksek mertebe olan okurluk mertebesi size yetmemeye başlar. Dünya olmak istersiniz.
– Aforizma belki bilmek demek değildir ama bilmek çabasıdır, ona en azından bir başlangıç önermesine verilen değeri vermek gerekir. Şu da yeteri kadar açık değil mi: Aforizma modern insanın kullandığı bir ağrı kesicidir. Hiç olmanın ağrısını dindirir. Sonra ağrı yine başlar.
– Kalem bir kazı aletidir. diyor. Aslında şöyle demiş oluyor: Kalem bir kazı aletidir. Bir gömü gibi kazarsın kendini ve çektirdiğin dişlerin dışında tastamam duran iskeletine ulaştığın zaman anlarsın: Evrenin sonu vardır, insanın sonu vardır. Bu dünyada her şey hep aynıdır ve bunu bilmek ölesiye sıkıcıdır.
Henüz yorum yapılmamış.